Uhud Savaşı`nda Müslümanların mağlubiyet sebebi, Al-i İmran Sûresi 152 ve 165. ayetlerde işaret edildiği gibi, okçuların mevzilerini terk etmeleridir. Hz. Peygamber ﷺ`in emrine muhalefet, birden savaşın seyrini değiştirivermiştir.

Bununla beraber, bu mağlubiyete hikmet noktasından baktığımızda karşımıza şu ayet-i kerime çıkar:

“Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler… onları biz insanlar arasında çevirip dururuz. (kah bir kavme, kah ötekine galibiyet veririz; bazen bir topluma iyi veya kötü günler gösteririz, bazen ötekine). Allah inananları ortaya çıkarmak, sizden şehitler edinmek için (zamanı kah lehinize, kah aleyhinize çevirmektedir) Allah zalimleri sevmez.” ( Al-i İmran, 3/140)

Bu ayette buyurulduğu gibi, Allah Müslümanların ihlasını ve samimiyetini ölçmek, müminlerden Hz. Hamza (ra) ve Mus’ab Bin Umeyr (ra) gibi güzide sahabeleri şehadet mertebesine eriştirmek ve bilemeyeceğimiz binlerce hikmetlerden dolayı mağlubiyet vermiştir.

Ayrıca bu savaşta, mazideki sahabeler, müstakbeldeki sahabelere karşı mağlub olmuşlardır. Müşrikler içinde, o zamanda sahabe safında bulunan büyük sahabelere mukabil gelecek Hz. Halid (ra) gibi çok zatlar bulunduğundan, şanlı ve şerefli olan gelecekleri noktasından büsbütün izzetlerini kırmamak için hikmet-i İlahiye gelecekteki hasenatlarının peşin bir mükafatı olarak mazide onlara galibiyet vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamıştır.( Nursi, Lem`alar, s. 29)

Uhud`daki müşriklerin reisi Ebu Süfyan, Müslümanların mağlub olmasına en büyük sebeb olan Halid b. Velid gibi nice kimseler, Hudeybiye Barışı`ndan itibaren İslam`a girmeye başlamışlardır.