Hz. Sümeyye, İslam tarihinde Allah yolunda canını feda ederek şehit olan ka­dın­la­rın ilkidir. O, hem şehadet mertebesini kazandı, hem de bu kervanın ilki ol­ma bahtiyarlığına erdi.

Sümeyye (r.anha), Ebû Huzeyfe’nin cariyesiydi. Ebû Huzeyfe onu, Yemen’den gelen ve kendisine sığınan Yâsir ile evlendirmişti. İşte büyük sahabi Ammar bin Yâsir (r.a.) bu evlilikten doğdu.

Bu bahtiyar ailenin her ferdi İslamiyet’i daha ilk zamanlarda kabul etmişlerdi. Akabinde de akıl almaz işkencelere maruz kalmışlardı. Kendilerini koruyacak birinden mahrumdular. Bu sebeple insafsız müşrikler onlara işkencenin en acı­sını tattırıyor, güneşin en tesirli olduğu bir zamanda kızgın taş ve kumların üze­rine yatırıyorlardı.

Bir defasında yine onlara işkence yapıyorlardı. Peygamberimiz üzerlerine geldi. Bütün bu çileye sırf Müslüman oldukları için maruz kalan bu bahtiyar ai­leyi şöyle müjdeledi:

“Sabredin ey Yâsir ailesi, sabredin ey Yâsir ailesi! Sizin mükâfatınız cennet­tir. Sabredin ey Yâsir ailesi…”

Yâsir (r.a.) büyük bir teslimiyet içerisinde, sadece öğrenmek için, “Vakit hep böyle mi geçecek, yâ Re­sû­lal­lah?” diye sordu. Peygamberimiz, “Allah’ım, Yâsir ailesine rah­met ve mağfiretini ihsan et!” diye duada bulundu. Bu, onları te­selliye yetmişti.

Aradan birkaç gün geçmişti. Yeterince yaşlı ve bakımsız olan Hz. Yâsir daha fazla dayanamadı. Ruhunu teslim ederek erkeklerden ilk şehit olma bahtiyarlığına erişti.

Hayat arkadaşının şehit olması, kendisinin ve çocuklarının hâlâ gözü dön­müş müşriklerin elinde bulunması, Hz. Sümeyye’yi bir hayli yıpratmıştı. Ken­disinin de bu insanlık dışı muamelelere daha fazla dayanamayacağını anlamış­tı. Bir gün Ebû Cehil yanına geldi. Ona bir hayli işkence etti. Dininden dönmeye zorladı. Fakat ne yaptıysa onu küfrün karanlığına döndüremedi. Sonunda bu yaşlı kadına hakarette bulundu, “Sen ancak güzelliği hoşuna gittiği için Muhammed’e iman ettin!” dedi. Hz. Sümeyye bu hakarete dayanamadı, Ebû Cehil’e ağır laflar söyledi. Ebû Cehil iyice kudurdu. Elindeki mızrağı bu mübarek kadı­na saplayarak onu şehit etti. Sonra da onun oğullarına dönerek işkenceye de­vam etti.

Sonradan Hz. Ammar işkenceden kurtuldu. Re­sû­lul­lah’ın huzuruna çıktı. Du­rumu ona haber verdi. Peygamberimiz büyük bir üzüntü içerisinde ellerini semaya kaldırdı ve “Allah’ım, Yâsir ailesinden hiçbirisine ateşle azap etme!” diye duada bulundu.

Ammar (r.a.), Bedir Savaşı’na katılmıştı. Ebû Cehil bu savaşta öldürüldü. Pey­gamberimiz, Ammar’a hitaben, “Cenâb-ı Hak, annenin katilini öldürdü!” buyurdu.[1]


____________________________

[1]Tabakât, 3: 346, 249; el-İsâbe, 4: 334; Üsdü’l-Gàbe, 5: 481.