Asıl ismi “Hind” olan Hz. Ümmü Seleme, Mahzumoğulları kabilesinden Ümeyye b. Muğîre’nin kızı idi. Kocası Abdullah b. Abdü’l-Esed, İslamiyeti kabul etmesinden dolayı müşriklerin eza ve cefasına maruz kalınca, Habeşistan’a hicret etmişti. Birçok Kureyşlinin Müslüman olduğu şayiası üzerine Mekke’ye dönmüş, ancak haberin asılsız olduğunu öğrenince, bin bir güçlükle bu sefer Medine’ye göç etmişti.
Habeş ülkesine her iki hicrette de, Hz. Ümmü Seleme, kocasıyla birlikte bulunmuştu.
Kocasının Uhud Harbi’nde yaralanması sonucu Hicret’in 4. yılının Cemaziyelahir ayı sonuna doğru vefat etmesiyle birlikte, dört çocuğuyla Hz. Ümmü Seleme dul kalmıştı.
Ahidleşmek İstemeleri
Hz. Ümmü Seleme, henüz vefat etmeden, bir gün kocasına, “Duyduğuma göre, cennetlik kocası ölen cennetlik bir kadın, sonradan başka birisiyle evlenmezse, muhakkak Allah onu cennette kocasıyla bir araya getirecektir. Aynı şekilde, cennetlik hanımı ölen cennetlik bir erkek de, sonradan başka bir kadınla evlenmezse, Allah, muhakkak onu da cennette karısıyla biraraya getirecektir!” dedikten sonra şu teklifi yapmıştı:
“O halde gel, seninle sözleşelim: Ne sen, benden sonra evlen; ne de ben, senden sonra evleneyim!”
Fakat Ebû Seleme bu teklifi kabul etmemiş ve “Sen, benim sözümü dinle: Ben öldüğüm zaman sen evlen!” demişti; sonra da şu duayı yapmıştı:
“Allahım! Ümmü Seleme’ye, benden sonra, benden daha hayırlı, onu hor görmeyecek, incitmeyecek bir koca nasip et!”[1]
Peygamberimizin, Ümmü Seleme’yle Konuşması
Hz. Ümmü Seleme, daha önce Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’den gelen evlenme tekliflerini kabul etmemişti. Bundan sonra, Peygamber Efendimiz, kendisiyle evlenmek istediği haberini gönderdi. Hz. Ümmü Seleme, mâzur görülmesini diledi ve “Ben hem yaşlı, hem de kıskanç bir kadınım; aynı zamanda çoluk çocukluyum. Şahit olarak da velilerimden yanımda hiç kimse yoktur” dedi.
Teklifine bu cevabı veren Hz. Ümmü Seleme’ye bu sefer Peygamber Efendimiz gitti ve evlenme teklifini bizzat tekrarladı. Sonra da şöyle konuştu:
“Yaşlı bir kadın olduğunu söylüyorsun: Hâlbuki, bir kadına, kendisinden daha yaşlı bir erkekle evlenmesi ayıp değildir! ‘Yetimlerin annesi’ olduğunu söyledin: Bunu bil ki onların geçimleri Allah’a ve Resûlüne âittir. ‘Kıskanç bir kadınım’ diyorsun. Bunun da senden izalesi için Allah’a dua ederim. Yanında velilerinden kimsenin bulunmadığını söylüyorsun. Onlardan hazır bulunan veya bulunmayanlardan bana râzı olmayacak hiçbir kimse yoktur!”
Bunun üzerine Ümmü Seleme, yanında bulunan oğluna dönerek, “Kalk yâ Ömer! Beni Resûlullah’a nikâhla”[2]dedi.
Böylece, Cenab-ı Hak, Ebû Seleme’nin vefatından önce, “Allahım! Ümmü Seleme’ye benden sonra, benden daha hayırlı, onu hor görmeyecek, onu incitmeyecek bir koca nasip et”[3]tarzında yaptığı duasını kabul buyurmuş ve Ümmü Seleme’ye insanların en hayırlısına hanım olmayı nasip etmiş oluyordu.
Resûl-i Ekrem Efendimizle evlendiğinde 44 yaşında bulunan Hz. Ümmü Seleme, Hicret’in 59. senesinde 84 yaşında iken vefat etti. Cenaze namazını Ebû Hüreyre (r.a.) kıldırdı ve Bâkî Kabristanı’na defnedildi.[4]
Okuma bilen, fakat yazmayı öğrenemeyen Hz. Ümmü Seleme, fıkhı iyi bilenler arasında yer alıyordu. Resûl-i Ekrem Efendimizden rivayet ettiği hadis sayısı 378’dir.