Enes (r.a.) şöyle rivayet ediyor: Rasûlullah ﷺ Efendimizin en çok yaptığı dua:
اَللَّهُمَّ رَبَّنَآ آتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى اْلآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
«Allahümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve fil âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr»
Mânâsı: «Ey Allahım, ey Rabbimiz, bize dünyada iyi olan her şeyi ver. Ahirette iyi olan her şeyi ver. Ve bizi cehennem azabından koru.»1


Ebû Hüreyre radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:  Söylenmesi kolay, ama Mîzan’a konduğunda ağır gelen ve Rahmân olan Allah’ı hoşnut eden iki cümle vardır: 

سُبْحَانَ‭ ‬اللّٰهِ‭ ‬وَبِحَمْدِهِ‭ ‬سُبْحَانَ‭ ‬اللّٰهِ‭ ‬الْعَظِيمِ

«Sübhânallâhi ve bihamdihî sübhânallâhil azîm»
Manası: Ben Allah’ın, yüceliğine yakışmayan kusurlardan çok uzak olduğunu söyler ve O’na hamd ederim. Ben yüce Allah’ın, şânına yakışmayan kusurlardan çok uzak bulunduğunu tekrar söylerim.2


Ebû Zer el-Gıfârî radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:  “Allah Teâlâ’nın en sevdiği zikrin ne olduğunu sana söyleyeyim mi? Allah Teâlâ’nın en sevdiği zikir şudur: 

‭ ‬سُبْحَانَ‭ ‬اللّٰهِ‭ ‬وَبِحَمْدِهِ

«Sübhânallâhi ve bihamdihî »
Ben Allah’ın, yüceliğine yakışmayan kusurlardan çok uzak olduğunu söyler ve O’na hamd ederim.”3

Bu zikirle ilgili diğer bir hadis-i şerif ise şöyledir: “Bir kimse günde yüz defa şu zikri söylerse, onun günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile hepsi bağışlanır.”4


İbnü Abbas (r.a.) rivayet etmiştir:
Rasûlullah ﷺ Efendimiz, Kur’ân’dan bir sûreyi öğretir gibi dikkat ve itina ile ashabına şu duayı öğretirdi:
اَللَّهُمَّ اِنِّي اَعُوذُ بِك مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ وَاَعُوذُ بِكَ مَنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَاَعُوذُ بِكَ مَنْ فِتْنَةِ الْمَسَيحِ الدَّجَّالِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ فَتْنَةِ الْمَحْيَا وِالْمَمَاتِ
«Allahümme innî eûzü (bike) min azâbi cehenneme ve eûzü bike min azâbil kâbri ve eûzü bike min fitnetil mesîhıd deccâli ve eûzü bike min fitnetil mahyâ vel memât»
Mânâsı: «Allahım! Cehennem azabından sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Mesih Deccal’in filnesine uğramaktan sana sığınırım, hayatın ve ölümün getireceği fitnelere kapılmaktan sana sığınırım.»5


3. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet etmiştir: Rasûlullah ﷺ Efendimiz şöyle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ اِنِّي اَعُوذُ بِكَ مِنَ اْلاَرْبَعِ: مِنْ عِلْمٍ لاَيَنْفَعُ وَمِنْ قَلْبٍ لاَ يَخْشَعُ وَمِنْ نَفْسٍ لاَتَشْبَعُ وَمِنْ دُعَاءٍ لاَ يُسْمَعُ
«Allahümme innî eûzü bike minel erbaı: Min ilmin lâ yenfeu, ve min kalbin lâ yahşau, ve min nefsin lâ teşbeu, ve min düâin lâ yüsmeu»
Mânâsı: «Allah’ım!… Şu dört şeyden sana sığınırım: Fayda vermeyen ilimden, korkunla ürpermeyen kalbden, doymak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeğe lâyık olmayan duadan»6


Abdullah b. Mes’ud (r.a.) rivayet etmiştir: Rasûlullah ﷺ Efendimiz, şöyle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ الْهُدَى وَالتُّقَى وَالْعَفَافَ وَالْغِنَى
«Allahümme innî es’elükel hüdâ, vettükâ, vel afâfe velğınâ»
Mânâsı: «Allahım, hidâyet yolunda daim kılmanı dilerim. Sana karşı saygılı olmamı nasîb et. İffet ve namus yolundan ayırma, hakkını ödeyebileceğim (kapından başka kapıya muhtaç olmaktan kurtaracak) bir zenginlik ver.»7


Enes b. Mâlik (r. a.) rivayet ediyor: Rasûlullah ﷺ Efendimiz şöyle dua ederdi:

“اَللَّهُمَّ اِنِّي اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْهَرَمِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَاوَالْمَمَاتِ
«Allahümme innî eûzü bike minel aczi vel kesel, velcübni velherem, ve eûzü bike min azâbil kabri ve eûzü bike min fîtnetil mahyâ vel memât»
Mânâsı: «Allahım acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan, (yerinden kalkamıyacak derecede) ihtiyarlıktan sana sığınırım. Allahım kabir azabından sana sığınırım, hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım.»8


7. Ebû Musa el Eş’arî (r.a.) rivayet ediyor: Rasûlullah ﷺ Efendimiz şöyle dua ederdi:
Ümmü Seleme (r. anhâ) ye soruldu:
– Ey Mü’minlerin annesi, Rasûlullah (s,a.) Efendimizin, senin yanındayken en çok yaptığı dua hangisiydi?
– En çok yaptığı dua:
يَامُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قَلْبِى عَلَى دِينِكَ
«Yâ mukallibel kulûbi, sebbit kalbi alâ dînike»
Mânâsı: «Ey kalbleri evirip çeviren Rabbim, kalbimi senin dinin üzere sabit ve dâim kıl» duâsıydı.
– Ya Rasûlâllah, «Ey kalbleri evirip çeviren Rabbim…» duasını neden bu kadar çok yapıyorsun? dedim.
– Ey Ümmü Seleme, kalbi, Allah’ın iki parmağı arasında bulunmayan (Onun kudretinin haricinde kalan) hiç bir kul yoktur. Allah o kalbi dilerse sabit kılar, dilerse çevirip meylettirir, buyurdu.
Bu hadîsi Ümmü Seleme (r. anhâ) validemizden rivayet eden Muaz (r.a.), bundan sonra şu âyeti okumuştur: «Ey Rabbimiz, bize hidâyet verişinden sonra kalblerimizi bâtıla meylettirme. (Batıla meyletmekten muhafaza buyur) Kendi canibinden bize bir rahmet bağışla. Hiç şüphe yok ki sen ziyadesiyle bağışlayan (Vehhab) sın.» (Âli İmran suresi: 3/8)9


Abbas b. Abdulmuttalib (r.a.) diyor ki:
Ya Rasûlâllah, Allah Tealâ’dan isteyeceğim bir şey (dua) öğret, dedim.

“Allah ‘dan afiyet iste, buyurdu. Günlerce bekledikten sonra yine gittim ve:
Ya Rasûlâllah bana bir şeyler öğret de Allah’dan isteyeyim, dedim.
Ey Abbas, Ey Rasûlullah’ın amcası, Allah’dan dünya ve âhirette afiyet iste, dedi.10


Bir adam Rasûlullah ﷺ Efendimize geldi:
Ya Rasûlâllah, Rabbime dua edeceğim zaman ne diyeyim? dedi.
Peygamber Efendimiz ﷺ şöyle buyurdu:
اَللَّهُمَّ اغْفِرْلِى وَارْحَمْنِى وَعَافِنِى وَارْزُقْنِى
«Allâhümmağfîr lî verhamnî ve âfînî verzuknî»
Mânâsı: «Ey Allah’ım beni bağışla, bana merhamet buyur, afiyette daim kıl, helâl rızık ihsan et» de, dedi. Peygamberimiz bunu yaparken dört parmağını da sayarak bir araya getirmişti. Şöyle dedi:
Çünkü bu isteyeceğin dört şey, senin için dünya ve âhireti bir araya getirir.11


Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet etmiştir: Rasûlullah ﷺ Efendimiz şöyle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ انْفَعْنِى بِمَا عَلَّمْتَنِى وَعَلِّمْنِى مَايَنْفَعُنِى وَزِدْنِى عِلْمًا وَالْحَمْدُ ِللهِ عَلَى كُلِّ حَالٍ وَاَعُوذُ بِاللهِ مِنْ عَذَابِ النَّارِ
«Allahümmenfa’nî bimâ allemtenî, ve allimnî mâ yenfeunî ve zidnî ilmen velhamdü lillâhi alâ külli hâlin ve eûzü billahi min azâbin nâr»
Mânâsı: «Allahım, öğrettiğin bilgilerle bana fayda ver. Bana, benim için faydalı olanı öğret. İlmimi artır, Her hal ve durumda hamd Allah’a mahsustur. Cehennem azabından Allah’a sığınırım.»12


Aişe (r. anhâ) rivayet ediyor. Rasûlullah ﷺ Efendimiz şöyle dua ederdi:

اَللَّهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا عَمِلْتُ وَمِنْ شَرِّ مَالَمْ اَعْمَلْ

“Allahümme innî eûzü bike min şerri mâ amiltü ve min şerri mâ lem a’mel»
Mânâsı: «Allahım yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. (Yapmam gerekli olduğu halde) yapmadıklarımın şerrinden sana sığınırım.»13


Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle demiştir:
Biz Rasûlullah ﷺ Efendimizin bir mecliste yüz defa
رَبِّ اغْفِرْلِى وَتُبْ عَلَىَّ اِنَّكَ اَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
«Rabbiğfirlî ve tüb aleyye inneke entet tevvâbür rahîm» dediğini sayardık.
Mânâsı: «Rabbim, beni mağfiret buyur. Tevbemi kabul et. Şübhesiz ki tevbeleri kabul eden, sonsuz merhamete sahip olan sensin.»14


Abdullah b. Amr (r.a.) rivayet etmiştir. Rasûlullah (s.a,) Efendimiz şu sözlerle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الْعَدُوِّ وَشَمَاتَةِ اْلاَعْدَاءِ
«Allahümme innî eûzü bike min ğalebetid deyni ve ğalebetil adüvvi ve şemâtetil a’dâi»
Mânâsı: «Allahım, borç altında bunalıp kalmaktan, düşman emri altına girip ezilmekten, düşmanların güleceği bir hale düşmekten sana sığınırım.»15


Abdullah b. Ömer (r.a.) rivayet etmiştir: Rasûlullah ﷺ Efendimizin dualarından biri şu idi:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ زَوَالِ نِعْمَتِكَ وَتَحَوُّلِ عَافِيَتِكَ وَفُجْئَةِ نِقْمَتِكَ وَجَمِيعِ سَخَطِكَ
«Allahümme innî eûzü bike min zevâli ni’metike ve tehavvüli âfîyetike ve füc’eti nikmetike ve cemîı sehatıke»
Mânâsı: «Allahım, verdiğin nimetin elden çıkmasından, afiyetin, (belâlardan emin olma halinin) değişivermesinden, intikamının ansızın bastırıvermesinden ve her türlü gazabından sana sığınırım.»16


Ebü Bekre (r.a.) anlatıyor.
Rasûlullah ﷺ sıkıntıda kalanın, belâlara mübtelâ olanın yapacağı dua şudur dedi:
اَللَّهُمَّ رَحْمَتَكَ اَرْجُوا وَلاَتَكِلْنِى اِلَى نَفْسِى طَرْفَةَ عَيْنٍ وَاَصْلِحْ لِى شَئْانِى كُلَّهُ لاَاِلَهَ اِلاَّ اَنْتَ
«Allahümme rahmeteke ercû, velâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin ve aslıh lî şe’nî küllehû, lâ ilâhe illâ ente»
Mânâsı: «Allahım, senin rahmetini isterim. (Bunun neticesi olarak) beni, göz kırpacak kadar bir zaman için bile olsa nefsime bırakma. Her halimi ıslah et. Senden başka hiçbir ilâh yoktur.»17


Aişe (r. anhâ) anlatıyor.
Rasûlullah ﷺ Efendimiz, şöyle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ اجْعَلْنِى مِنَ الَّذِينَ اِذَا اَحْسَنُوا اِسْتَبْشَرُوا وَاِذَا اَسَائُوا اِسْتَغْفَرُوا
«Allahümmec alnî minellezine izâ ahsenû istebşerû, ve izâ esâû istağferû»
Mânâsı: «Allahım, beni, iyilik yaptığında sevinen, mutluluk duyan, fenalık yaptığında üzülen ve mağfiret dileyen kullarından yap»18


Ebû Derdâ (r.a.) Nebiyyi Ekrem Efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Davud Peygamberin duası şu idi:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَالْعَمَلَ الَّذِى يُبَلِّغُنِى حُبَّكَ * اَللَّهُمَّ اجْعَلْ حُبَّكَ اِلَىَّ مِنْ نَفْسِى وَاَهْلِى وَمِنَ الْمَاءِ الْبَارِدِ
«Allahümme innî es’elüke hubbeke ve hubbe men yuhibbüke, vel amelellezî yübelliğunî hubbeke. Allahümmec’al hubbeke ileyye min nefsi ve ehlî ve minel mail bârid»
Mânâsı: «Allahım senden, seni sevme mutluluğunu istiyo­rum. Seni seveni sevmeyi, sana ulaştıran amelleri sevmeyi nasîbetmeni istiyorum. Allahım sana duyacağım sevgiyi kendime ve aileme karşı duyduğum sevgiden daha kuvvetli, buz gibi soğuk sudan daha sevimli kıl»19


Ebû Mûsâ el-Eş‘arî radıyallahu anh şöyle dedi: Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bana: “Cennet hazinelerinden bir hazineyi sana bildireyim mi?” buyurdu. Ben de: Evet, yâ Resûlallah, bildir, dedim. Şöyle buyurdu: “ Şöyle de:

لَا‭ ‬حَوْلَ‭ ‬وَلَا‭ ‬قُوَّةَ‭ ‬إِلَّا‭ ‬بِاللّٰهِ

«Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh» 
Manası: Günahtan kaçacak güç, ibâdet edecek kuvvet ancak Allah’ın yardımıyla kazanılabilir.20


Sa‘d ibni Ebî Vakkàs radıyallahu anh şöyle dedi: Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanında oturuyorduk. Bize:  “Her biriniz günde bin sevap kazanmaktan âciz misiniz?” diye sordu. Yanında oturan sahâbîlerden biri ona: “Bir kimse her gün bin sevabı nasıl kazanır?” dedi. Allah’ın Resûlü ona şöyle buyurdu:  “Yüz defa سُبْحَانَ‭ ‬اللّٰه sübhânallâh der, ona bin iyilik yazılır veya bin günahı bağışlanır.”21


Câbir b. Abdullah (r.a.) rivayet ediyor.
Rasûlullah ﷺ Efendimizi şöyle söylerken işittim. Zikrin en faziletlisi:
لاَاِلَهَ اِلاَّاللهُ
«Lâ ilâhe illallah»
(Allah’dan başka hiçbir ilâh, ma’bud yoktur) sözüdür. En faziletli dua da:
اَلْحَمْدُ ِللهِ
«Elhamdü lillâh»
(Allah’a hamdolsun) diye başlayan duadır.22

Dipnotlar:

  1. Buharı, Daavât: 55. (7/163); Müslim, Zikr, 26, (4/2070). ↩︎
  2. Buhârî, Daavât 65, nr. 6406, Eymân 19, nr. 6682, Tevhîd 58, nr. 7563; Müslim, Zikr 31, nr. 2694. ↩︎
  3. Müslim, Zikr 85, nr. 2731 ↩︎
  4. Buhârî, Daavât 65, nr. 6405; Müslim, Zikr 28, nr. 2691. ↩︎
  5. Ebû Dâvud, Vitr: 32, hadîs no: 1542. (2/121) duanın metninde parantez içinde verilen (bike) lâfzı Tirmizî’den alınmıştır. Daavat 77 (5/524) ↩︎
  6. Müslim Zikr: 73 (4/2088); Ebû Dâvud, Vitr: 32, Hadîs: 1548, (2/122 –123) ↩︎
  7. Müslim, Zikr 72 (4/2087) ↩︎
  8. Müslim, Zikr 72 (4/2087) ↩︎
  9. Tirmizî, Daavât: 90, (5/538) ↩︎
  10. Tirmizî, Daavât: 85, (5/534) ↩︎
  11. İbnü Mâce, Dua: 4. (2/1264) ↩︎
  12. İbnü Mâce, Dua: 2, (2/1260) ↩︎
  13. Müslim, Zikr: 65, (4/2085); Nesâi, Istiâze: 58. (8/280) ↩︎
  14. Ebû Dâvud, h. 1516 (2/113);Benzeri bir dua: Tirmizî: Daavât: 39, (5/495) ↩︎
  15. Nesâî, İstiâze: 24, (8/265) ↩︎
  16. Müslim, Zikr 96, (4/2097) ↩︎
  17. Ebû Dâvud, Edeb 101 h. 5090 (4/442) ↩︎
  18. İbnü Mâce, Edeb: 57, (2/1255) ↩︎
  19. Tirmizî, Daavât: 73, (5/522) ↩︎
  20. Buhârî, Megâzî 38, 4205, Daavât 50, nr. 6384, Kader 7, nr. 6610, Tevhîd 9, nr. 7386; Müslim, Zikr 44-45, 47, nr. 2704. ↩︎
  21. Müslim, Zikr 37, nr. 2698. ↩︎
  22. Tirmizî,Dua 9, (5/461); İbnü Mâce, Edeb: 55, (2/1249) ↩︎