Hz. Peygamber ﷺ’in şefaatinin varlığı pek çok sahih hadislerde geçmektedir. Örneğin bir hadiste “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir.” buyurmuştur. (bk. Ebu Davud, Sünnet, 23; Tirmizî, Kıyame, 11).
“Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.”
manasındaki hadis için bk. Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352.
Şefaat hadisleri, İslam ümmetini ümitsizlikten kurtaran ve hakikaten tahakkuk edecek bir gerçeğin ifadesidir. İslam ümmeti bu konuda ittifak halindedir. Sadece peygamberlerin değil, alimlerin, velilerin, şehitlerin de şefaatlerinin olacağına dair sahih hadis rivayetleri vardır.
Kendi akrabasına, halasına, kızı Fatıma, eşi Aişe’ye hitaben söylediği buna benzer ifadelerin hikmeti ise;
Allah’a karşı bir hüsnü edebin ifadesi olduğu gibi, şımarıklığı önlemek, bazı veli makamındaki yakınlarına güvenenlere ders vermek, kendini şefaat makamında gören ve sağa-sola şefaat dağıtan bazı saf-dil kimselerin bu yanlışlarına gönderme yapmak, son sözün Allah’a ait olduğuna işaret etmek, başkalarına güvenerek ibadette gevşeklik yapmanın sakıncasına dikkat çekmek gibi hakikatleri ders vermeye yöneliktir, diye düşünüyoruz.