En sinsi taktiklerden biri de Hz. Muhammed ile yoksul Müslümanların arasına nifak sokma çabaları olur. Özellikle yukarıda isimleri sayılanlar başta olmak üzere yoksul arkadaşlarını bırakması istenir kendisinden. İstek Kureyş adına bir grup temsilci tarafından iletilir. Ve son derece haklı gibi de gösterilmeye çalışılır:
“Bizim için ayrı bir meclis oluştur.” derler, “Araplar bizim üstünlüğümüzü bilir. Arap elçilerinin gelip de bizi bu kölelerle görmelerinden utanıyoruz. Biz seni dinlemeye geldiğimiz zaman bunları yanından uzaklaştır. Sonra isterlerse gelip yine otursunlar.” Bununla da yetinmeyip bir de yazılı senet isterler. Hz. Muhammed, dinini anlatabilmek için yumuşar. Onların isteklerini kabul edecek gibi olur. Hz. Ali’ye senedi yazdırmaya hazırlanırken vahiy devreye girer. ALLAH’ın niyet edilen işe rızası yoktur. Hz. Muhammed, iyi niyetli fakat yanlış bir yorum yapmıştır. Ayetlerle uyarılır:
“Sırf ALLAH’ın rızasını dileyerek sabah akşam Rablerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Onlar da senin hesabından sorumlu değiller ki, onları kovasın da zalimlerden olasın.” (En’am, 6:52) Her şey orada kalır ve putperestlere red cevabı yollanır. İstiyorlarsa herkesle beraber Hz. Muhammed’i dinleyeceklerdir. Fakat hiç kimseye özel muamele uygulanmayacaktır. Hz. Muhammed, o yoksul arkadaşlarını çağırır. Ve onları ayakta, tebessüm ederek karşılar. Dudaklarında şu ayet vardır:
“Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek, gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme.” (Kehf, 18:28)
Onları ellerinden tutar, yanına oturtur. Sonra da:
“Hoş geldiniz!” der. “Rabbimin beni azarlamasına neden olan mübarek insanlar!” Ve o günden sonra, meclisi terk eden onlar olmadıkça, Hz. Muhammed, hiçbir kez ilk kalkan olmaz. O’nun kalkacağı zaman gelince ilk önce o yoksul arkadaşları kalkarlar ki Peygamberleri de rahat hareket edebilsin. Ve bu ayetler, Kur’an’ın Hz. Muhammed tarafından yazıldığı iddialarına karşı önemli birer kanıt oluşturur.