Şu âyetler, insanı nazar değmesinden korumak için okunur:
وَاِنْ يَكَادُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَيُزْلِقُونَكَ بِاَبْصٰرِهِمْ لَمَّا سَمِعُوا الذِّكْرَ وَيَقُولُونَ اِنَّهُ لَمَجْنُونٌ * وَمَاهُوَ اِلاَّ ذِكْرٌ لِلْعٰلَمِينَ
«Vein yekâdüllezîne keferû le yüzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiuz zikre ve yekûlûne innehû le mecnûn. Vemâ hüve illâ zikrun lil âlemîn»

Mânâsı: «Hakikat o küfredenler zikri (Kur’ân’ı) işittikleri zaman az kaldı seni gözleriyle (bakışlarıyla) yıkacaklardı. Hâlâ da (kin ve hasedlerinden) «O mutlaka bir mecnundur» diyorlar. Halbuki o (Kur’ân bütün) insanlık için öğütten başka bir şey değildir.»1

  1. Kalem sûresi, 68/51, 52. ↩︎