İlâhî kitapların ikincisi olan Zebur, Kur’ân-ı Kerîm’in üç ayrı âyetinde geçmektedir. Bu ayetler şöyledir:

“Biz Nûh’a ve O’ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi şüphesiz sana da vahyettik. Ve İbrahim’e, İsmail’e, İshâk’a, Yakub’a, İsa ya, Eyyub’e, Yunus’a, Hârun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Ve Davud’a Zeburu verdik.” (Nisâ, 4/163)

“Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir. Andolsun ki, biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kılmışızdır. Davûd’a da Zebur verdik.”(İsra, 17/55)

“Andolsun, Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazmışızdır ki, arza ancak salih kullarım mirasçı olur.” (Enbiya, 21/105)   

Bu âyet meâllerinden ilk ikisi, dört ilâhî kitaptan biri olan Zebur’un Hz. Dâvud (as)’a verildiğini açıklamakta, üçüncü âyet de Zebur’un Tevrat’tan sonra nâzil olduğunu bildirmektedir…

Şimdi, Zebur da Peygamber Efendimiz ﷺ’e işaret eden bölümlere geçiyoruz:

1.“Sen insanların en güzelisin, lütuf saçılmış dudaklarına. Çünkü Tanrı seni sonsuza dek kutsamış… Ey yiğit savaşçı, kuşan kılıcını beline, görkemine, yüceliğine bürün… At sırtında görkeminle, zaferle ilerle, gerçek ve adalet uğruna. Sağ elin korkunç işler göstersin… Okların sivridir, Kral düşmanlarının yüreğine saplanır, halklar ayaklarının altına serilir… Tanrı’nın sana armağan ettiği krallık sonsuzluklar boyunca kalıcıdır. Krallığının asâsı adalet asâsıdır… Doğruluğu sever, kötülükten nefret edersin. Bunun için Tanrı, senin Tanrın, seni sevinç yağıyla arkadaşlarından daha çok meshetti…”(Mezmur: Bab 45,  Ayet: 2-7)

Şimdi, Mezmur’daki bu ifadelerin Peygamber Efendimiz ﷺ’e nasıl açıkça işaret ettiğini görelim:

a.  “Sen insanların en güzelisin…”

Peygamber  Efendimiz ﷺ’ın mübarek vücutlarında toplanan ve bâtınî güzelliklerine delalet eden zâhiri güzellikler; hiçbir kimsenin vücudunda toplanmamıştır.  Hatta İmam-ı Kurtubî rivayet eder ki; Nebiyy-i Muhterem  Efendimiz ﷺ’ın cemalinin güzelliği tamamen ortaya çıkmamıştır. Eğer dış görünüşünün bütün güzelliği görünür olsaydı, sahabe-i kiram ona bakmaya takat getiremezlerdi.[1]

Cabir bin Semüre (r.a) demiştir ki; “Bir mehtaplı gecede âlemin güneşi Efendimizi ﷺ gördüm.  Üzerlerinde kırmızı alacadan bir elbise vardı. Nebi ﷺ’ın nurlu yüzü ile aydan hangisinin güzelliği daha fazla diye; bir kere Resulullah’ın nurlu yüzüne, bir kere de ayın yüzüne bakmaya başladım. Allah’a yemin ederim ki, benim yanımda Nebiyy-i Muhterem Hazretlerinin saadetli yüzü aydan daha güzel idi.”[2]

Efendimizin bu güzelliğini Hz. Aişe (r.anha) şu sözleriyle ifade etmiştir: “Hz. Yusuf (as)’ın güzelliğini gören kadınlar, Onun güzelliğinden kendilerinden geçerek ellerindeki bıçaklarla parmaklarını kesmişlerdi; eğer onlar Hz. Muhammed ﷺ’ı görselerdi kollarını keserlerdi.”

b.“Ey yiğit savaşçı, kuşan kılıcını beline…”

Efendimiz ﷺ bir hadislerinde şöyle buyuruyor: “Kıyamete yakın bir devrede kılıç ile gönderildim…”[3]Zeburun bu ayeti de gösteriyor ki,“Sahibü’s-seyf” yani kılıç sahibi olacak,  cihada memur bir peygamber gelecektir. Hem ümmeti de onun gibi sahibü’s-seyf, yani cihada memur olacaktır. İşte Zeburun verdiği bu haber Efendimiz ﷺ ve ümmetinde tam manasıyla gözükmüştür.

c.“Gerçek ve adalet uğruna. Sağ elin korkunç işler göstersin.”

Zebur’un bu cümlesi de Efendimiz ﷺ’ın adaletinden bahsetmektedir. Peygamberimiz ﷺ gerçekten de insanların en adili idi. Hatta nakledilir ki: Mahzumîlerden bir kadın hırsızlık etmişti. Kureyşliler şerefli bir kabileden olan bu kadının cezalandırılmasını istemiyorlardı. Üsâme bin Zeyd’i Peygamberimiz ﷺ çok seviyordu. Onu kırmayacağını biliyorlardı. Üsame’yi araya koyarak, Peygamberimiz ﷺ’ın bu kadına ceza vermemesini ricacı için gönderdiler. Peygamberimiz ﷺ, Hz. Üsame’ye şöyle buyurdu:

“İsrailoğulları bu gibi taraf tutmaları yüzünden helak oldular. Bunlar fakirlerine en şiddetli ceza verirken, nüfuzlu ve zengin olanlarına ceza vermezlerdi. Allah’a yemin olsun ki, bu suçu işleyen kızım Fatıma da olsaydı aynı cezayı verirdim.”[4]

Peygamberimiz ﷺ, adaleti uygularken din farkı gözetmezdi. Hak sahibi bir Yahudi de olsa, Müslüman’dan hakkını alır, ona verirdi. Siyer kitapları Efendimiz ﷺ’in bu eşsiz adaletini anlatan kıssalar ile doludur.

ç.“Okların sivridir, Kral düşmanlarının yüreğine saplanır, halklar ayaklarının altına serilir…”

Zebur’un verdiği bu haberin de hakikati Efendimiz ﷺ’de gözükmüştür. Zira İran, Bizans , Hind, Çin ve birçok memleket fethedilmiş ve halklarının büyük kısmı Hz. Muhammed ﷺ’ın ümmetine katılarak Müslüman olmuştur. Ve Zebur’un bu ifadesi, Kur’an ayetlerinde şöyle ifade edilmiştir:

“Allah’ın, fethedilen memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet ve güç haline gelmesin diye Allah böyle hükmetmiştir.”(Haşr, 59/7)

d.“Doğruluğu sever, kötülükten nefret edersin.”

Bu cümle  Peygamber Efendimiz ﷺ’ın iki sıfatından haber vermektedir ki, bu sıfatlar Kur’an’da şöyle ifade edilmiştir:

“Siz insanlar için çıkarılmış ümmetlerin en hayırlısı olmak üzere yaratıldınız. İyiliğin yapılmasını emreder, kötülüğün yapılmasını yasaklarsınız ve Allah’a inanır iman edersiniz.” (Âli İmran, 3/110)

2.“Atalarının yerini oğulların alacak, onları önder yapacaksın bütün ülkeye. Adını kuşaklar boyunca yaşatacağım, böylece halklar sonsuza dek övecek seni.” (Mezmur Bab 45, Ayet: 16 ve 17)

Zebur’un bu cümlelerinde de Peygamber Efendimiz ﷺ’ dan bahsetmektedir. Zira Peygamberimiz Hz. Muhammed ﷺ’ ın vefatının üzerinden 1400 yıl geçmesine rağmen kuşaklar boyu  müminler her zaman ve bilhassa kıldıkları beş vakit  namazın arkasında  “Allahümme Salli alâ Muhammedin ve alâ âlî Muhammed…” diyerek Peygamberimiz ﷺ’a salavat getirirler. Acaba yeryüzünde, adı Peygamberimiz ﷺ kadar zikir edilen başka bir şahsiyet var mıdır? Elbette yoktur. O halde Zebur’da bahsedilen bu  zatın Efendimiz ﷺ olmaması mümkün müdür?

3.“O denizden denize ve nehirden zeminin müntehasına kadar saltanat sürecektir. Çöl ahalisi O’nun huzurunda diz çöküp düşmanları toprak yalayacaklardır. Tarşiş’in ve Adaların melikleri peşkeş getirip, Şeba ve Şeba melikleri hediye takdim edecekler. Cümle melikler dahi O’na secde ve hep tâifeler O’na kulluk edeceklerdir. Zira feryat eden fakire ve biçare ile yardımcı olmayana O necât verecektir. Muhtaç ve fakire merhamet edip fukaranın canlarına halâs edecektir. Onların canlarını zulüm ve zorbalıktan kurtarıp, onların kanı kendi nazarında kıymetli olacaktır. Yaşayacaktır ve O’na Şeba, altınından verecektir. Ve O’nun için daima dua edip, O’nu her gün senâ edeceklerdir. İsmi ebedî olup, ismi Güneş durdukça baki kalacak ve adamlar O’nunla mübarek olacaklar. Milletlerin cümlesi O’na ‘Mübarek’ diyecekler.” (Mezmur Bab 72, Ayet: 2-19, özetle)  

Kim insafla Zebur’un şu cümlelerine kulak verse, Efendimiz ﷺ’ı anlattığını tasdik edecektir. Zira Zebur’un bu cümlelerinde anlatılan zatın sıfatlarının tamamı Peygamber Efendimiz ﷺ’ da mevcuttur.

Çalışmamızın bu bölümüne kadar Muharref İncil, Tevrat ve Zebur’da Peygamberimiz ﷺ’a işaret eden bölümlerden bir kısmını inceledik. Buraya kadar iki kere iki dört eder katiyetinde ispat ettik ki; semavi kitaplar Hz. Muhammed ﷺ’ dan haber veriyor ve O’nun geleceğini müjdeliyor. Zira semavi kitaplar o kadar tahrife uğradığı ve hususen Efendimiz ﷺ’dan bahseden ayetler değiştirilmeğe çalışıldığı ve kitaplardan çıkartıldığı halde, Hz. Muhammed ﷺ mevcut semavi kitaplarda güneş gibi parlıyor.


_______________________________________

[1]Peygamberimizin Şemaili, Prof.Dr. Ali Yardım, Damla Yayınları.
[2]Darimî, Mukaddime, 10.
[3]Tirmizi c. 3 s. 213; Ahmed bin Hanbel V/218.
[4]Buhari, enbiya 54, hudud 12; Müslim, hudud 8, 9.