Mescide Giderken

Abdullah ibni Abbâs radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Müezzin sabah ezanını okudu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şu duâyı okuyarak mescide gitti:

أَللّٰهُمَّ‭ ‬اجْعَلْ‭ ‬فِي‭ ‬قَلْبِي‭ ‬نُوراً‭ ‬وَفِي‭ ‬لِسَانِي‭ ‬نُورًا‭ ‬وَاجْعَلْ‭ ‬فِي‭ ‬سَمْعِي‭ ‬نُوراً‭ ‬وَاجْعَلْ‭ ‬فِي‭ ‬بَصَري‭ ‬نُوراً‭ ‬وَاجْعَلْ‭ ‬مِنْ‭ ‬خَلْفِي‭ ‬نُوراً‭ ‬وَمِنْ‭ ‬أَمَامِي‭ ‬نُوراً‭ ‬وَاجْعَلْ‭ ‬مِنْ‭ ‬فَوْقي‭ ‬نُوراً‭ ‬وَمِنْ‭ ‬تَحْتِي‭ ‬نُوراً‭ ‬أَللّٰهُمَّ‭ ‬أَعْطِنِي‭ ‬نُوراً

Allàhümmec‘al fî kalbî nuran, ve fî lisânî nuran, vec‘al fî sem‘î nuran, vec‘al fî basarî nuran, vec‘al min halfî nuran, ve min emâmî nuran, vec‘al min fevkì nuran, ve min tahtî nuran, Al-lâ-hümme a‘tınî nuran
Manası: “Allahım! Kalbime nur ver, dilime nur ver, kulağıma nur ver, gözüme nur ver, arkama nur ver, önüme nur ver, üstüme nur ver, altıma nur ver, Allahım! Bana nur ver.”1


Mescide Girerken

Ebû Humeyd yahut Ebû Üseyd Ensârî rivayet ediyor.
Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
«Sizden biri mescide girdiğinde önce Peygamber ﷺ Efendimize salâtü selâm okusun, sonra şöyle desin:
اَللَّهُمَّ افْتَحْ لِى اَبْوَابَ رَحْمَتِكَ
«Allahümmeftah lî ebvâbe rahmetike»
Mânâsı: «Allahım bana rahmetinin kapılarını aç.»2


Abdullah b. Amr (r.a.) rivayet etmiş ve şöyle demiştir:
Mescide girdiğimde şöyle dedim:
اَعُوذُ بِاللهِ الْعَظِيمِ وَبِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ سُلْطاَنِهِ الْقَدِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
«Eûzü billâhil azîm ve bivechihil kerîm ve sultânihil kadîm mineş şeytânir racîm»
Mânâsı: «Rahmeti ilâhiyyeden ebediyyen koğulmuş olan şeytanın şerrinden Büyük Allah’a, O’nun şerefli zâtına ve ebedî saltanatına sığınırım.»
Peygamber Efendimiz benim böyle dediğimi duyunca:
-Bu dua sana ulaştı mıydı? dedi.
– Evet, ulaştı ya Rasûlâllah.
Bu duayı bir insan okuduğu zaman şeytan: “Artık günün geri kalan kısmında benim şerrimden emin oldu bu adam der» dedi.3


Mescidden Çıkarken

Peygamber Efendimiz, mescidden çıkan kimsenin şu duayı yapmasını tavsiye buyurmuştur:
اَللَّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ
«Allahümme innî es’elüke min fadlike»
Mânâsı: Allah’ım senin fazl ve kereminden isterim. (Bana lâyık olanı değil, senin fazl ve keremine lâyık olanı ver).4

Dipnotlar:

  1. Müslim, Müsâfirîn 191, nr. 763. ↩︎
  2. Ebû Dâvud, Salat, h. 465, (1/184) ↩︎
  3. Ebû Dâvud, salat, h. 466 (1/185) ↩︎
  4. Ebû Dâvud, salat, h. 465, (1/185) ↩︎