1.Hafta

Hz. Huzeyfe İbnu’l-Yemân (r.a.) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yatağına girince şu duayı okurdu:
بِاسْمِكَ اللَّهُمَّ أَحْيَا وَأَمُوتُ  “Allahım! Senin adınla hayat bulur, senin adınla ölürüm.
Buhârî, Deavât 6, 7, 13, 15, Tevhid 13; Müslim, Zikir, 59.

2.Hafta

Huzeyfe İbnu’l-Yemân (r.a.) anlatıyor:
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sabah uyandığında şu duayı okurdu:
اَلْحَمْدُ ِللَّهِ الَّذِى أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ Bizi öldürdükten sonra tekrar hayat veren Allah’a hamdolsun!

Zaten dönüşümüz de O’nadır .
Buhârî, Deavât 7, 15, Tevhid 13; Müslim, Zikir, 59.

 

3.Hafta

Cüveyriye (r. anha) anlatıyor:
Peygamberimiz ﷺ bir gün sabah namazını kılmak üzere erkenden yanımdan çıktı. Kuşluk vaktinden sonra geri döndü. Cüveyriye hâlâ oturuyordu. Allah Rasûlü (sa): ‘Hâlâ yanından ayrılırken seni bıraktığım durumda mısın?’ diye sordu. Cüveyriye: Evet deyince, Peygamberimiz ﷺ şöyle buyurdu:
‘Andolsun senden (ayrıldıktan) sonra dört kelimeyi üç defa tekrarladım.
Eğer bunlar sabahtan beri senin söylediklerinle tartılacak olursa hiç şüphesiz benim söylediklerim seninkilerden ağır basacaktır. (Söylediklerim şunlardır):
سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ عَدَدَ خَلْقِهِ  ورِضَا نَفْسِهِ
  وَزِنَةَ عَرْشِهِ  وَمِدَادَ كَلِمَاتِهِ 
“Yarattıklarının sayısınca, zatını hoşnut edecek kadar, arşının ağırlığınca ve kelimeleri sayısınca
yüce Allah’ı hamd ile tesbih ederim.”
Buhârî, Deavât 7, 15, Tevhid 13; Müslim, Zikir, 59.

 

4.Hafta

Enes B. Mâlik (ra) diyor ki; Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdular:
“Kim evinden çıkarken; 
بِسْمِ اللَّهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ، ﻵ حَوْلَ وَﻵ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ
“Allahın adıyla çıkıyor, Allah’a güveniyorum.
O’ndan başka gerçek güç ve kuvvet sahibi yoktur.”
diye dua ederse kendisine; ‘Doğruya iletildin, ihtiyaçların karşılandı, düşmanlarından korundun’ şeklinde cevap verilir. Şeytan da ondan uzaklaşır.”
Buhari, Teheccüd, 21, Deavât, 51; Müslim, Mesâcid, 139.

 

5.Hafta

حَسْبِيَ اللَّهُ ﻵ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ

 عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ العَرْشِ العَظِيمِ
“Kim bunu sabahladığı ve akşamladığı zaman yedi kere söylerse, onu üzen dünya ve ahiret işlerine Allah kâfidir.”
Tirmizi, Dua, 29; Kıyâme, 8; Tefsiru sure 39/7.

 

6.Hafta

Ebu Ümame (r.a.) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
Sizden biri, helaya girince sakın şu duayı okumaktan aciz olmasın:اللَّهُمَّ إنِّي أعُوذُ بِكَ مِنَ الرِّجْسِ النَّجَسِ الْخَبِيثِ الْمُخْبِثِ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

“Allahım, ben, pis, necis, habis ve muhbis olan şeytân-ı racîmden sana sığınırım.”
Buhârî, Deavât 7, 15, Tevhid 13; Müslim, Zikir, 59.

7.Hafta

Enes İbnu Malik anlatıyor: Resulullah (a.s.) heladan çıkınca
 غُفْرَانَكَ،  اَلْحَمْدُ لِلّهِ الّذِى اَذْهَبَ عَنِّي اْلاَذَى وعَافَانِي
“Benden ezayı giderip afiyet veren
Allah’a hamdolsun!” derdi.
Ebu Davud, Taharet, 17; Tirmizi, Taharet, 5.

 

8.Hafta

Hz. Enes  anlatıyor: Resulullah (a.s.) buyurdular ki:
Kim abdest alınca onu mükemmel kılar, sonra da üç kere: 
 أَشْهَدُ أَنْ ﻵ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَحْدَهُ ﻵ شَرِيكَ لَهُ
 وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُه
derse, kendisine cennetin sekiz  kapısı açılır, dilediğinden  içeri girer. 
Müslim, İman, 10 (46); Salât, 7(13);13 (46).

 

9.Hafta

Sa’d b. Ebi Vakkâs (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:
“Biz, Resulullah ﷺ’in yanında bulunuyorduk. Bize: «Sizden birisi her gün bin sevap kazanmaktan aciz midir?» dedi. Birlikte oturduğu kimselerden biri, ‘Bizden birisi bin sevap nasıl kazanır?’ diye sordu. Resulullah ﷺ: «Farz namazlardan sonra
سُبْحَانَ اللَّهِ اَلْحَمْدُ لِلَّهِ اَللَّهُ أَكْبَرُ 
diyerek yüz defa tesbih ederse ona bin sevap yazılır ve o kimsenin bin günahı silinir.» buyurdu.”
Müslim, Zikr, 37 (2698)
Not: Bu hadis-i şerifte farz namazlardan sonra 33’er defa yapılan tesbihata işaret vardır. Yüzüncüsü şu sözdür:
لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ
 وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

 

10.Hafta

Ebân b. Osman (r.a.)’ın naklettiğine göre Hz. Oman (r.a.),
Resûlullah (s.a.s.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Kim (akşamleyin) üç kez;
بِسْمِ اللَّهِ الَّذِى لاَ يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَىْءٌ فِى الْأَرْضِ
 وَلاَ فِى السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
diyerek dua ederse, sabaha kadar apansızın bir bela kendisine isabet etmez. Kim de (sabahleyin) üç kez (aynı şekilde) dua ederse, akşama kadar aniden bir musibetle karşılaşmaz.” 
Müslim, Zikr, 37 (2698)
Not: Bu hadisi nakleden ravi Eban b. Osman (r.a.) felç olmuştu. Ondan bu hadisi duyan bir kişi ona hayretle bakıyordu. Bunun üzerine Eban ona şöyle demişti: ‘Ne bakıyorsun?
Hadis sana aktardığım gibidir. Ben Hz. Osman’a (r.a.) yalan söylemedim.
Hz. Osman da (r.a.) Resûlullah (s.a.s.)’e yalan söylememiştir.
Fakat ben Allah’ın kaderi gerçekleşsin diye o gün
bu (hadisi) söyleyememiştim.’
(Ebu Davud, Edeb, 101)

 

11.Hafta

Ebû Hureyre (r.a.)’tan gelen bir rivayete göre Allah Rasûlü ﷺ şöyle buyurdu:
“Her kim günde yüz defa
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ
derse deniz köpüğü kadar da olsa günahları silinir.”
(Buhârî, Bedü’l-Hak, 11)
Not: Başka bir rivayette: “Her kim bunu her akşamladığında ve
her sabahladığında (yüz defa) söylerse”
şeklinde geçmektedir.

 

12.Hafta

Hz. Ömer (r.a.)’tan, dedi ki:
Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu:
«Müezzin “Allahuekber Allahuekber” deyince, sizden birisi “Allahuekber Allahuekber” diye karşılık verse, sonra müezzin “Eşhedü en lâ ilâhe illallah” deyince sizden birisi “Eşhedü en lâ ilâhe illallah” diye karşılık verse, müezzin “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” deyince biriniz “Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah” diye karşılık verirse, sonra müezzin “Hayyeale’s-salâh” deyince, o da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” diye karşılık verirse, müezzin sonra “Hayyealel-felâh” deyince, o da “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” diye karşılık verirse, müezzin “Allahuekber Allahuekber” deyince, o da “Allahuekber Allahuekber” dese, sonra müezzin “Lâ ilâhe illallah” deyince, o da cân-ı gönülden “Lâ ilâhe illallah” diye karşılık verirse Cennete girer.»
Müslim, el-Câmiu’s-Sahih, II, 4 (Hadis no: 876)

 

13.Hafta

Ümmü Seleme radiyallâhu anhâ’dan
nakledildiğine göre
Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem sabah namazını kılıp selam verdikten sonra şöyle dua ederdi:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْمًا نَافِعًا وَرِزْقًا طَيِّبًا وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً
“Allâhumme innî es eluke ‘ilmen nâfi‘an ve rızgan tayyiben
ve ‘amelen mutekabbelen.”
“Ey Allahım!
Senden yararlı ilim, güzel (helal) rızık
ve makbul amel dilerim.”
İbn Mâce, es-Sünen, II, 85, (Hadis no: 925)

 

14.Hafta

Ebû Hüreyre radiyallâhu anh’ten rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla
Allah’tan beni bağışlamasını diler,
ona tövbe ederim.”
Buhârî, Daavât 3.
Bu hadis-i şerife göre;
أَسْتَغْفِرُ اللَّهَ  وَأَتُوبُ إِلَيْهِ
(Estağfirullahe ve etûbu ileyh)
“Allah’tan bağışlanma diler,
O’na tövbe ederim.” 
şeklinde istiğfarda bulunmak sünnettir.

 

15.Hafta

Muâz İbnu Enes radiyallâhu anh’ten rivayet edildiğine göre
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle buyurmuştur:
“Kim bir şey yer ve;
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَطْعَمَنِى هَذَا الطَّعَامَ
 وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِحَوْلٍ مِنِّى وَلاَ قُوَّةٍ
(Elhamdu lillahillezi et’ameni, hazatta’ame
ve rezeganihi min ğayri havlin minni vela kuvvetin.) 
 (Bana bu yiyeceği yediren
ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan
bunu bana rızık kılan Allah’a hamdolsun)
derse geçmiş günahları affolunur.”
(Ebû Dâvud, Libâs 1)

 

16.Hafta

Hz. Aişe radiyallâhu anhâ’dan gelen rivayete göre
Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Sizden biri yemek yediğinde
 بِسْمِ اللهِ 
(Bismillah) desin.
Eğer (yemeğin) başında söylemeyi unutursa, (hatırladığı anda)
 بِسْمِ اللهِ فِي أَوَّلِهِ وَآخِرِهِ 
(Bismillahi fi evvelihi ve ahirihi)
(Başında ve sonunda
Allah’ın izniyle yemeğe başlarım) desin.”
Tirmizi, es-Sünen, IV, 288 (Hadis no: 1858)

 

17.Hafta

Ebu Hureyre radiyallâhu anh’dan nakledildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem
ashabına şu duayı okumalarını tavsiye buyurmuştur:
“Sizden birisi sabahladığında;
اللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
(Allahumme bike esbehna vebike emseyna vebike nehya vebike nemutu veileykelmesir)
(Allah’ım senin iznin ve yardımınla sabahladık ve akşamladık. Yine senin iznin ve yardımınla yaşar ve ölürüz, dönüşümüz de sanadır.)
Akşama kavuştuğunda ise;
اللَّهُمَّ بِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ
(Allahumme bike emseyna vebike esbehna vebike nehya vebike nemutu veileykennuşur)  
(Allah’ım senin iznin ve yardımınla akşama çıktık ve sabahladık.
Yine senin iznin ve yardımınla yaşar ve ölürüz, dönüşümüz de sanadır.)
desin.”
Tirmizi, es-Sünen, V, 466 ( Hadis no: 3391)

 

18.Hafta

Şeddâd b. Evs radiyallâhu anh’ten gelen rivayete göre Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem:
“Sana «Seyyidü’l-istiğfar: Tövbe Duasının Efendisi» olan duayı öğreteyim mi?” diyerek kendisine aşağıdaki duayı okumasını tavsiye etmiştir:
اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ أَنْتَ
(Allâhümme ente rabbî, lâ ilâhe illâ ente, halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tu, eûzü bike min şerri mâ sana’tu, ebûu leke biniğmetike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî feinnehu lâ yağfiru’z-zünûbe illâ ente.)
(Allah’ım sensin benim Rabbim, senden başka gerçek ilah yok. Beni sen yarattın, ben senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözüm ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. İşte verdiğin nimetlerle senin huzurundayım, günahlarımla huzurundayım. Beni affet, çünkü günahları ancak sen affedersin.) 
Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem ona bu duayı öğrettikten sonra şöyle buyurmuştur:
“Sizden her kim bunu (kalben tasdik ederek) akşamleyin söyler ve sabaha
varmadan ölürse Cennet ehlinden olur. Yine kim bunu sabah söyler ve
akşama varmadan ölürse yine o kimse cennet ehlinden olur.” 
Buhari, el-Câmiu’s-Sahih, VIII, 83 (6306)

 

19.Hafta

Câbir b. Abdullah radiyallâhu anh’tan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallâhu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kim ezanı işittiği zaman;
اللَّهُمَّ رَبَّ هَذِهِ الدَّعْوَةِ التَّامَّةِ وَالصَّلاَةِ الْقَائِمَةِ
 آتِ مُحَمَّدًا الْوَسِيلَةَ وَالْفَضِيلَةَ وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذِي وَعَدْتَهُ
(Allahümme rabbe hazihi’d-da’veti’t-tâmmeh, ve’s-salâti’l-gâimeh, âti Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fazîlete veb’ashü makâmem-Mahmûdeni’l-lezî vaadteh)
(Bu tam davetin ve kılınacak namazın sahibi olan Allah’ım! (Efendimiz) Muhammed’e vesîle makamını ve fazileti ikram eyle. O’na vaat ettiğin Makam-ı Mahmud’u ihsan eyle.)
diye dua ederse, kıyamet günü ona şefaatim vacip olur.”
Buharî, Ezan 8; Müslim, Salat 11, (384))

 

20.Hafta

Sa’d b. Ebi Vakkas radiyallahu anh’ten nakledildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Yunus Peygamberin (aleyhisselam) balığın karnında iken yaptığı duası
لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
(Lâ ilâhe illâ ente, sübhâneke, innî küntü mine’z-zâlimîn)
«Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni her türlü eksiklikten tenzih ederim.
Şüphesiz ben zalimlerden oldum.» (Enbiya, 21/87)
ayeti idi.
Onun bu duasını herhangi bir şey hakkında bir Müslüman yapacak olursa,
Allah elbette onun duasını kabul eder.”
Tirmizi, es-Sünen, V, 529

 

21.Hafta

Ebu Hureyre radiyallahu anh’ın anlattığına göre Hz. Fatıma radiyallahu anhâ elleri un öğütmekten,
yük taşımaktan dolayı yıpranmış bir halde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yanına geldi.
Bir hizmetçi istedi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Ashabı Suffe için yiyecek bulamadığından
“Bu hizmetçiyi (şu an için) bulamazsın” diyerek ona şöyle buyurdu:
“Hizmetçi edinmekten daha hayırlı olanı sana söyleyeyim mi? Yatağına girdiğinde 
33 defa Subhânellah diyerek tesbih edersin,
33 defa Elhamdülillah diyerek tahmîd edersin,
34 kez de Allahüekber diyerek tekbir getirirsin.
Böylece 100’e tamamlarsın.
Bu senin için daha hayırlıdır.”
Hz. Fatıma radiyallahu anhâ da Allah ve Resûlü’nün rızasını tercih etti.
(Müslim, el-Câmiu’s-Sahih)

 

22.Hafta

Sahabeden Abdullah b. Hubeyb el-Cühenî radiyallahu anh yağmurlu ve karanlık bir gecede Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in arkasında namaz kılmak için Mescid-i Nebî’ye varınca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem ona üç defa “Söyle” buyurdu. O her defasında sükût etti. Nihayet Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Sabah ve akşam Felak ve Nâs suresiyle birlikte İhlâs suresini oku. Bunlar, her türlü kötülükten
korunman için sana yeter.” 
(Tirmizi, es-Sünen, V, 567)

 

23.Hafta

Ebû Muhammed Ka’b b. Ucre radiyallahu anh’tan rivayet edilmiştir:
“Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, (bir gün) yanımıza çıkageldi.
Ona ‘Ey Allah’ın Resulü! Sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik, fakat sana nasıl salavât getireceğiz?’ diye sorduk. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi vesellem:
اَلَّلهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ، اَلَّلهُمَّ بَارِكْ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
(Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ âli İbrâhîm, inneke hamîdun mecîd. Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ âli İbrâhîm, inneke hamîdun mecîd.)
(‘Allah’ım! İbrâhîm’in ev halkına rahmet ettiğin gibi Muhammed’e ve Muhammed’in ev halkına da rahmet eyle. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin. Allah’ım! İbrâhîm’in ev halkına hayır ve bereket lütfettiğin gibi Muhammed’e ve Muhammed’in ev halkına da hayır ve bereket ihsan eyle. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin.’ diye dua ediniz, buyurdu.”)
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih – IV, 1802)
Not: “Resulullah (s.a.s)’e selam verme, tahiyyat duâsında
‘Esselâmü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtühü’
(Ey Peygamber! Selam, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.)
şeklinde geçmektedir.”

 

24.Hafta

Ebu Musa el-Eşarî radiyallahu anh şöyle anlatır:
“Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte bir seferde bulunuyorduk.
Tepeye çıkınca tekbiri yüksek sesle getirmeye başladık. ‘Seslerinizi azaltın.
Çünkü siz duymayan, görmeyen birine seslenmiyorsunuz. Bilakis işiten ve gören Allah’a dua ediyorsunuz.’ buyurdu.
Daha sonra yanıma geldi. O sırada ben kendim duyacak şekilde/içimden 
لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ
(Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh)
“Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur” diyordum. Bana şöyle buyurdu:
لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ
“Güç ve kuvvet ancak Allah’a mahsustur” de!
Zira bu kelimeler cennet hazinelerindendir.”
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih – IX, 144)

 

25.Hafta

Enes b. Mâlik radiyallahu anh’ten nakledildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in en çok yapmış olduğu dualardan biri şu idi:
اَللَّهُمَّ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
(Allâhümme rabbenâ âtinâ fi’d-dünyâ haseneten ve fi’l-âhirati haseneh ve kınâ azâbe’n-nâr)
“Allah’ım! Bize dünyada iyilik ver, âhirette de iyilik ver. Bizi cehennem azâbından koru!”
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih – VIII, 103).

 

26.Hafta

Ebu Hureyre radiyallahu anh şöyle dedi: Allah Resulü sallallahu aleyhi vesellem kim günde yüz kere;
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرِ
(Lâ ilâhe illâllahu vahdehu lâ şerîke leh lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr)
“Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Onun hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’nadır. O her şeye güç yetirendir.” derse on köle azat etmiş gibi sevap alır. Bununla ona yüz sevap yazılır. Yüz de günahı silinir. Akşamlayıncaya kadar o gün şeytandan korunur. Bundan daha çok söyleyen birinden başka hiç kimse onun aldığı sevaptan daha faziletlisini alamaz.”
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih – IV, 153).

 

27.Hafta

Sa’d b. Ebi Vakkâs’ın kızı Âişe’den (radiyallahu anhümâ) nakledildiğine göre;
“Sa’d b. Ebi Vakkâs, Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ile birlikte önündeki hurma çekirdekleriyle veya çakıl taşlarıyla tesbih çeken bir kadının yanına geldi. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kadına: ‘Bundan daha kolayını -veya daha faziletlisini- sana haber vereyim mi?’ diye sordu. Sonra kadına;
سُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ فِى السَّمَاءِ وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ فِى الأَرْضِ
وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا خَلَقَ بَيْنَ ذَلِكَ وَسُبْحَانَ اللَّهِ عَدَدَ مَا هُوَ خَالِقٌ
(Sübhânallâhi adede mâ halaka fi’s-semâi ve Sübhânallâhi adede mâ halaka fi’l-arzi  ve Sübhânallâhi adede mâ halaka beyne zâlike ve Sübhânallâhi adede mâ hüve hâlik.)
(Anlamı: ‘Ben Allah’ı gökyüzünde yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Ben Allah’ı yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Ben Allah’ı yer ile gök arasında yarattıkları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim. Ben Allah’ı bundan sonra yaratacakları sayısınca ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim’) dersin buyurdu ve ardından şöyle ekledi:
اَللَّهُ أَكْبَرُ  «AllahuEkber»i de,  اَلْحَمْدُ لِلَّهِ «el-Hamdulillâh»ı da,
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ  «Lâ ilâhe illallâh»ı da, لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ
«Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh»ı da bu şekilde söylersin.”
(Tirmizi, es-Sünen – V, 562)

 

28.Hafta

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:
“Kim bir elbise giyer ve 
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي كَسَانِي هَذَا وَرَزَقَنِيهِ مِنْ غَيْرِ حَوْلٍ مِنِّي وَلاَ قُوَّةٍ
(Elhamdülillahillezî kesânî hazâ ve razakanîhi min gayri havlin minnî velâ kuvveh)
‘Bunu bana giydirip, tarafımdan bir güç ve kuvvet olmaksızın beni bununla rızıklandıran
Allah’a hamdolsun.’
diye dua ederse geçmiş günahları affedilir.”
(Dârimî es-Sünen, II, 378)

 

29.Hafta

Ebu Mâlik el-Eşarî’den (radiyallahu anh) nakledilen rivayete göre
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Bir kimse evine vardığında; 
اللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ خَيْرَ الْمَوْلِجِ وَخَيْرَ الْمَخْرَجِ 
بِسْمِ اللَّهِ وَلَجْنَا وَبِسْمِ اللَّهِ خَرَجْنَا وَعَلَى اللَّهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا
(Allahümme innî es’elüke hayra’l-mevlici ve hayra’l mahraci.
Bismillâhi velecnâ ve bismillâhi haracnâ ve alâ’llahi Rabbinâ tevekkelnâ)
(Anlamı: “Allah’ım senden hayırla giriş ve hayırla evden çıkış dilerim. Allah’ın adıyla eve girer, Allah’ın adıyla da çıkarız. Rabbimiz Allah’a tevekkül ederiz.” diye dua etsin. Sonra da ailesine selam versin.”)
(Ebu Davud, es-Sünen, IV, 486)

 

30.Hafta

Ebu Üseyd (veya Ebu Humeyd) el-Ensârî’den nakledildiğine göre
Resûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Biriniz mescide girdiğinde (öncelikle) Nebî’ye sallallahu aleyhi vesellem selam versin.
Sonra şöyle dua etsin:
اَللَّهُمَّ فْتَحْ لِى أَبْوَابَ رَحْمَتِكَ
(Allahummeftah li ebvabe rahmetik)
Allah’ım! Rahmet kapılarını bana aç.
(Müslim, el-Câmiu’s-Sahih, II, 155)

 

31.Hafta

Ebu Üseyd (veya Ebu Humeyd) el-Ensârî’den nakledildiğine göre
Resûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Biriniz mescidden çıkarken Nebî’ye
(sallallahu aleyhi vesellem) selam versin.
Sonra şöyle dua etsin:
اَللَّهُمَّ إِنِّى أَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ
(Allahumme inni eselüke min fadlik)
“Allah’ım! Fazlından (rahmetini) talep ederim.”
(Müslim, el-Câmiu’s-Sahih, II, 155)

 

32.Hafta

Hz. Âişe’nin (ra) anlattığına göre Nebî ﷺ namazda iken,
(teşehhüdde selam vermeden önce) şöyle dua ederdi:
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ عَذَابِ النَّارِ
 وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ
(Allahümme innî eûzübike min azâbi’l-kabri ve min azâbi’n-nâri ve min
fitneti’l-mahyâ ve’l-memâti ve min şerri fitneti’l-mesîhi’d-Deccâl.)
“Allahım! Kabir azabından, cehennem azabından,
hayatın ve ölümün fitnesinden, Mesih Deccal fitnesinin şerrinden Sana sığınırım.”
(Buharî, el-Câmiu’s-Sahih, I, 211)

 

33.Hafta

Ma’kıl b. Yesâr’ın (radiyallahu anh) anlattığına göre
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurur:
“Kim sabahladığında üç kere
أَعُوذُ بِاللَّهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ   
(Euzubillahi’ssemî’il-alîm mine’şşeytâni’rracim.)
der ve Haşr suresinden üç âyet okursa, Allah onun için yetmiş bin meleği vekil tayin eder. Onlar, akşam oluncaya kadar kendisine rahmet okurlar. Şâyet o gün ölecek olsa şehit olarak ölür.
Akşam vaktinde aynı şekilde okuyacak olsa, keza sabaha kadar aynı şeyler söz konusu olur.” 
NOT: “Haşr suresinden üç ayetle” kastedilen surenin son üç ayetidir
(Yani Hüvellâhüllezî ile başlayan ayetler).
(et-Tirmizi, es-Sünen, V, 182)

 

34.Hafta

Ebû Hüreyre (radiyallahu anh) anlatıyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Kim malâyânî konuşmaların çok olduğu bir mecliste bulunur ve oradan kalkmadan önce şu duayı okursa bu yerde oturmaktan dolayı hâsıl olan günahından arınmış olur: 
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ.
(Sübhâneke Allâhümme ve bihamdike
eşhedü en lâ ilâhe illâ ente estağfiruke ve etûbu ileyke.)
Allah’ım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka
ilah olmadığına şehâdet ederim. Senden mağfiret
dilerim. Sana tövbe eder ve affımı dilerim.”
(Tirmizi, es-Sünen, V, 371)

 

35.Hafta

Havle Bintu Hakîm es-Sülemiyye (radiyallahu anhâ) anlatıyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz
“Kim bir yerde konakladığı zaman şu duayı okursa, oradan ayrılıncaya kadar ona hiçbir şey zarar vermez” buyurmuştur:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ
(Eûzü bikelimâtillahi’ttâmmâti min şerri mâ halâka)
“Allah’ın eksiksiz, mükemmel kelimeleri ile yarattıklarının şerrinden Allah’a sığınıyorum.”
(Müslim, el-Câmiu’s-Sahih, VIII)

 

36.Hafta

İbnu Mes’ud (radiyallahu anh) anlatıyor:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:
“Bakara suresinin sonundaki iki ayeti
geceleyin kim okursa, o iki ayet ona kâfi gelir.” 
NOT: Bakara Suresi’nin son iki ayeti 285 ve 286. ayetlerdir
(Yani Âmenerrasûlü ile başlayan ayetler.)
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih, V, 107)

 

37.Hafta

Muâz b. Cebel (radiyallahu anh)’ten rivayet edildiğine göre
İki adam Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)’in yanında kavga edip sövüştüler.
Sonunda birinin öfkelenme belirtileri üzerinde görülmeye başlayınca
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Ben bir kelime biliyorum ki
bu kimse onu söylerse öfkesi mutlaka geçecektir:”
أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
(Euzü billahi mine’ş-şeytani’r-racim)
“Allah’ın rahmetinden kovulmuş olan
şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.”
(Buhari, el-Câmiu’s-Sahih, VIII, 19)

 

38.Hafta

Hz. Abbas (radiyallahu anh) anlatıyor:
“Ey Allah’ın Resûlü, Allah’tan bir isteğim olduğunda yapabileceğim duayı bana öğret” dedim.
Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Allah’tan âfiyet iste!”
Birkaç gün sonra tekrar yanına gittim. Yine “Ey Allah’ın Resûlü, Allah’tan bir
isteğim olduğunda yapabileceğim duayı bana öğret” dedim.
Efendimiz ﷺ bana şöyle buyurdu:
“Allah’tan dünya ve ahiret için afiyet isteyin.”
(Tirmizi, es-Sünen, V, 534)

 

39.Hafta

Ebu Hureyre (radiyallahu anh)’ten nakledildiğine göre
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur:
“Dilde hafif, mizanda ağır iki kelime vardır.
Onlar Rahman katında sevimlidir.
(Bu kelimeler şunlardır:)
سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ
(Sübhânallâhi ve bi-hamdihi Sübhânallâhi’l-azîm)
“Allah’ı hamdiyle birlikte
noksanlıklardan tenzih ederim.
Yüce Allah’ı noksanlıklardan
tenzih ederim.”
(Buhârî, Deavât 65, Eyman 19)

 

40.Hafta

Abdullah b. Mes’ud (r.a.)’tan rivayet edildiğine göre
“Peygamber ﷺ;
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْهُدَى، وَالتُّقَى، وَالْعِفَّةَ، وَالْغِنَى
(Allahumme innî es’eluke’l-hudâ ve’t-tukâ ve’l-ıffete ve’l-gınâ)
“Allah’ım! Senden hidayet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim’ diye dua ederdi.”
Müslim, Zikir 72 (2721)

 

41.Hafta

Dünya ve ahiret saadeti duası
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْلِي وَارْحَمْنِي وَاهْدِنِي وَعَافِنِي وَارْزُقْنِي
(Allâhümmeğfirlî verhamnî vehdinî ve ‘âfinî verzüknî.)
“Allah’ım! Beni bağışla,
bana hidayet nasip eyle, bana rızık ver,
beni âfiyette daim eyle ve bana merhamet et.”
Müslim, Zikir ve Dua, 35

 

42.Hafta

Rızık ve kanaat duası
اَللّٰهُمَّ قَنِّعْنِي بِماَ رَزَقْتَنِي وَباَرِكْ لِي فِيهِ
وَاَخْلِفْ عَلَىَّ كُلِّ غائِبَةٍ لِي بخَِيْرٍ
(Allâhümme kanni’nî bimâ razektenî ve bâriklî fîhi
ve ahlif ‘aleyye külli ğâibetin-lî bihayr.)
“Allah’ım! Bana verdiğin rızık konusunda beni kanaat sahibi yap
ve o rızkımı bereketli kıl. Zayi olan her nimetin daha
hayırlısını bana ihsan eyle.”
Hâkim, De’avât, No:1878

 

43.Hafta

İstikamet Duâsı
اَللّٰهُمَّ أَلْهِمْنِي رُشْدِي وَأَعِذْنِي مِنْ شَرِّ نَفْسِي
(Allâhümme elhimnî ruşdî ve e’ıznî min şerri nefsî.)
“Allah’ım! Bana doğru olanı ilham et
ve beni nefsimin şerrinden koru.”
Tirmizî, De’avât, 70

 

44.Hafta

Bağışlanma Duâsı
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ وَمَا أَخْطَأْتُ 
وَمَا عَمَدْتُ وَمَاعَلِمْتُ وَمَا جَهِلْتُ
(Allâhümmeğfirlî mâ esrartü ve mâ a’lentü ve mâ ahta’tü
ve mâ ‘amettü ve mâ ‘alimtü ve mâ cehiltü)
“Allah’ım! Gizli olarak işlediğim günahlarımı, açıktan işlediğim günahlarımı, hatâen işlediğim ve bilerek yaptığım günahlarımı, bildiğim ve bilmediğim bütün günahlarımı bağışla.”
Hâkim, De’avât, 1880

 

45.Hafta

İstiğna Duâsı
اَللّٰهُمَّ اكْفِنِي بِحَ لَالِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَأَغْنِنِي بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ
(Allâhümmekfinî bi-halâlike ‘an harâmike ve eğninî bi fadlike ‘ammen sivâke.)
“Allah’ım! Helâl olan nimetlerinle yetinmemi,
haramlardan müstağni olmamı ihsan eyle,
fazlı kereminle beni Sen’den başkasına
muhtaç eyleme.”
Hâkim, De’avât, No: 1973

 

46.Hafta

İstiğfar Duâsı
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَظُلْمَناَ وَهَزْلَناَ وَجِدَّناَ 
وَعَمْدَنَا وَكُلُّ ذٰلِكَ عنِدْنَاَ
(Allâhümmeğfir-lenâ zünûbenâ ve zulmenâ ve hezlenâ ve ciddenâ
ve ‘amdenâ ve küllü zâlike ‘ındenâ.)
“Allah’ım! Günahlarımızı, yaptığımız haksızlıkları,
saçmalıklarımızı, bilerek ve ciddi olarak yaptıklarımızı
bağışla, bunların hepsi bizde mevcuttur.”
Hâkim, De’avât, No:1916

 

47.Hafta

Mağfiret Duâsı
اَللّٰهُمَّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا وَلاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ فَاغْفِرْ
لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
(Allâhümme innî zalemtü nefsî zulmen kesîrâ. Ve lâ yeğfiruz-zünûbe illâ
ente feğfirlî meğfiratemmin ‘ındike verhamnî inneke entel-ğafûrur-rahîm.)
“Allah’ım! Ben gerçekten nefsime çok zulmettim,
günahları ancak Sen bağışlarsın, beni katından bir mağfiret ile bağışla, bana merhamet et,
şüphesiz Sen çok bağışlayansın,
çok merhametli olansın.”
Tirmizî, De’avât, 98

 

48.Hafta

İlim Duâsı
اَللّٰهُمَّ انْفَعْنِي بِمَا عَلَّمْتَنِي وَعَلِّمْنِي
 مَا يَنْفَعُنِي وَارْزُقْنِي عِلْمًا تَنْفَعُنيِ بِهِ 
(Allâhümmenfe’nî bimâ ‘allemtenî ve ‘allimnî
mâ yenfe’unî verzügnî ‘ilmen tenfe’unî bihî.)
“Allah’ım!
Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle,
bana fayda verecek şeyleri öğret,
beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir.”
Hâkim, De’avât, No: 1879

 

49.Hafta

Ahlak-ı Hasene Duâsı
Âişe (r.anhâ)’dan; Resûlullah ﷺ şöyle söyleyerek, dua ederdi:
اَللّٰهُمَّ اَحْسَنْتَ خَلْقِي فَاَحْسِنْ خُلُقِي
(Allâhumme ahsente halkî fe ahsin hulukî.)
“Allah’ım!
Yaratılışımı güzel yaptığın gibi,
ahlâkımı da güzelleştir.”
Ahmed b. Hanbel, I, 403

 

50.Hafta

Borç ve Musibetten Sığınma Duâsı
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ
 وَغَلَبَةِ الْعَدُوِّ وَشَمَاتَةِ الْأَعْدَاءِ
(Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min galebetiddeyni
ve galebetil-‘adüvvi ve şemâtetil-a’dâi.)
“Allah’ım! Altından kalkamayacağım borçtan,
düşmanın galip gelmesinden ve düşmanları
sevindirecek bir musibete dûçâr olmaktan
Sana sığınırım.”
İbn-i Hıbbân, İstiaze, No: 1027

 

51.Hafta

Komşu Duâsı
اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ جَارِ السُّوءِ
(Allâhümme! İnnî e’ûzü bike min câri’ssûi.)
“Allah’ım! Kötü komşudan Sana sığınırım.”
İbn-i Hıbbân, İstiaze, No: 1033

 

52.Hafta

Rıza Duâsı
أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ وَبِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ وَبِكَ مِنْكَ
 لَاأُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلٰى نَفْسِكَ
(E’ûzü bi-ridâke min sehatıke ve bimü’âfâtike min ’ukûbetike ve bike minke lâ uhsî senâen ‘aleyke ente kemâ esneyte ‘alâ nefsike.)
Allah’ım! Gazabından rızana, azabından affına, senden Sana sığınırım. Senin kendi Zatını övdüğün gibi ben Seni övemiyorum.
Malik, Dua, No: 497