Kureyş, Ebu Talib’e ya da Hz. Muhammed’in kendisine yaptıkları anlaşma tekliflerinde zaman zaman aklın ve mantığın sınırlarını zorlamıştır. Bir defasında Ebu Talib’e öldürmek üzere Muhammed’i kendilerine teslim etmelerini karşılığında da Velid’in oğlu Umare’yi kendisine yeğen olarak akmasını teklif etmişlerdir. Ebu Talib, kendisine yapılan teklif karşısında gülsün mü ağlasın mı karar verememiş, sadece:
“Yani” demiştir, “siz benim oğlumu alıp keseceksiniz ve O’nun yerine de kendi oğlunuzu bana beslettireceksiniz!” Ebu Talib’in cevabını alınca onlar bile yaptıkları teklifin garabetini anlamış ve böyle gülünç bir duruma düşmenin pişmanlığıyla ısrar edememişlerdir.
Fakat Hz. Hamza’nın Müslüman oluşundan sonra yaptıkları anlaşma teklifleri çok daha mantıklı olur. Sanki Hz. Hamza’nın Ebu Cehil’in başına indirdiği yay, onunla beraber bütün Kureyş’i de akıllandırmıştır. Fakat hiçbir somut sonuca ulaşılmaz. Sadece herkes Kureyş egemenlerinin Hz. Muhammed karşısında ilk defa gerilediklerini görür. Oysa bu daha başlangıçtır.