Hz. Amr, İslamiyet’in ilk yıllarında Müslüman oldu. Diğer sahabiler gibi Medi­ne’ye hicret etti. Hendek Savaşı’na katıldı. Büyük kahramanlıklar gösterdi. Tebük Gaz­ve­si’ne katılmayı çok istemesine rağmen yol hazırlığı için maddi gücü olmadığından katılamadı. O sırada Medine’de maddi sıkıntı vardı. Maddi duru­mu iyi olan sahabiler bile bu gazveye hazırlanmakta zorluk çektiler.

Hz. Amr, kendisi gibi imkânı olmayan birkaç sahabiyle birlikte Peygamberi­mize gitti. Ondan, bu cihadın sevabından mahrum kalmak istemediklerini, bu hususta kendilerine yardımcı olmasını istediler. Fakat Peygamberimizin vere­bilecek bir şeyi yoktu. Bu sahabiler ağlayarak Re­sû­lul­lah’ın yanından ayrıldılar. Bunun üzerine Tevbe Sûresi’nin 92. âyeti nazil oldu. Bu âyette mealen şöyle bu­yuruluyordu:

“Binebilecekleri bir hayvan vermen için sana geldiklerinde, ‘Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum.’ dediğin zaman, sarf edecek bir şey bulamadıkları için üzüntüden ağlaya ağlaya geri dönenlere de bir günah yoktur.”

Peygamberimizden birkaç hadis de rivayet eden Hz. Amr, Muâviye’nin (r.a.) hilafeti zamanında vefat etti.

Onun rivayet ettiği hadislerden birisi şu mealdedir:

“Kim benden sonra terk edilmiş bir sünneti yaşatırsa, onunla amel eden in­sanların sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin, onların sevaplarından bir misli­ni alır. Kim de Al­lah ve Resûlünün kabul etmediği, hoşlanmadığı bir bid’a çıka­rırsa, aynı şekilde onunla amel eden insanların günahlarından hiç eksiltilmeksi­zin bir mislini yüklenmiş olur”[1]


_________________________________________

[1]İsâbe, 3: 9; Üsdü’l-Gàbe, 4: 124; İbni Mâce, Mukaddime: 15; Tirmizî, İlim: 16.