Hz. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) oğluydu. Peygamberimizin kayın­bira­de­riy­di. Hz. Ebû Bekir’in bütün ailesi kendisiyle birlikte İslam’la müşerref olduğu hâlde, Abdurrahman bir türlü Müslüman olmaya yanaşmamıştı. Bedir ve Uhud Savaşlarında müşriklerin safında yer aldı. Hattâ bu savaşlarda mey­dana çıkarak çarpışacak er diledi. Hz. Ebû Bekir, haddini aşan bu oğlunu ce­zalandırmak için meydana çıkmak istediyse de, Peygamberimiz ona mâni ol­du, “Kılıcını kınına koy, sen bize lazımsın.” buyurdu.

Abdurrahman (r.a.) ancak Hudeybiye Sulhü’nden sonra Müslüman oldu ve Medine’ye hicret etti.

Abdurrahman’ın asıl ismi “Abdüluzza” idi. Peygamberimiz, bir put ismi olan ve “Uzza’nın kulu” manasına gelen bu ismi “Abdurrahman” olarak değiş­tirdi.

Hz. Abdurrahman, Müslüman olduktan sora artık Peygamberimizin sohbe­tinde bulunmaya, ondan feyiz almaya başladı.

Hz. Abdurrahman, İslam’ın mücahit bir eriydi. Hudeybiye Sulhü’nden sonra vuku bulan bütün gazalara iştirak etti. Çok büyük kahramanlıklar gösterdi. Mürtetlere karşı yapılan Yemâme Savaşı’nda âdeta şahlandı. Düşman safları­nı darmadağın etti. Düşman kumandanlarından Muhkem bin Tüfeyl’i öldürdü.

Abdurrahman (r.a.), Yezîd’in halifeliğini kabul etmedi. Yapılan para teklif­lerine kar­şı da, “Biz dünya için dinimizi satmayız.” cevabını verdi. Sonra da Medine’den Mek­ke’ye gitti. Mekke yakınlarında Habeşî mevkiinde ikamet et­ti. Hicret’in 53. yılında da vefat etti. ‘[1]

Allah ondan razı olsun!


__________________________________

[1]Müstedrek, 3: 473-477.