Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: Resulullah ﷺ buyurdu ki:

Allah Teâla Hazretleri semada bir işin yapılmasına hükmetti mi, Rabb-ı Teâla'nın sözüne ihtiramla, melaike (as) korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Rabbi Teâla'nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku açılınca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere):

“ Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da:

“ ALLAH Teâla Hazretleri hakkı söylemiştir. Zaten O, Yüce ve Uludur.” derler. O'nun sözünü, kulak kabartan (şeytanlar gizlice) işitir. Kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunur. -Süfyan (İbnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarını önce (üst üste) dizdi, sonra açtı- En üstteki, ilahi kelamı işitir ve alttakine verir, o da kendi altındakine verir. Böylece gele gele sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulaşır. Bazen kelimeyi aşağıdakine vermeden önce bir şahap, şeytana ulaşır. Bazen şahap kendisine isabet etmezden önce kelimeyi aşağısındakine vermiş olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu şekilde ulaşan hırsızlama habere) yüz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar düzerler."

"Emr-i İlahi yeryüzünde tahakkuk edince halk kendi arasında: “Bu işin olacağı bize daha önce falan falan günlerde haber verilmemiş miydi?” derler. Böylece, semada (kulak hırsızlığı yoluyla) işitilmiş olan haber tasdik edilir.”(Buhari, Tefsir, Sebe 1)