Ebû Muhammed Ka’b b. Ucre (r.a.)’tan rivayet edilmiştir:
“Resulullah (s.a.), (bir gün) yanımıza çıkagelmişti. Ona ‘Ey Allah’ın Resulü! Sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik, fakat sana nasıl salavât getireceğiz?’ diye sorduk. Bunun üzerine Resulullah (s.a.): ‘Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ âli İbrâhîm, inneke hamîdun mecîd. Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ âli İbrâhîm, inneke hamîdun mecîd. (Allahım! İbrâhîm’in ev halkına rahmet ettiğin gibi Muhammed’e ve Muhammed’in ev halkına da rahmet et. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin. Allahım! İbrâhîm’in ev halkına hayır ve bereket lutfettiğin gibi Muhammed’e ve Muhammed’in ev halkına da hayır ve bereket ihsan et. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin.)’ diye dua ediniz, buyurdu.” [1]
[Buhârî, Deavât 32; Müslim, Salat 66 (406)]
Not: “Resulullah (s.a.)’e selam verme, tahiyyat duâsında ‘Esselâmü aleyke eyyühe’n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtühü’ (Ey Peygamber! Selam, Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.) şeklinde geçmektedir.” [2]