Bir çekirdeğin, elma ağacının çekirdeği mi, yoksa zakkum ağacının çekirdeği mi olduğu hususunda, çekirdek kaldığı müddetçe şüphe edilebilir. O çekirdek toprağa atılıp, sümbüllense, dal, budak, meyve ve çiçek verse, artık onun hakkında şüphe edilemez ve hangi ağacın çekirdeği olduğu hususunda tartışılamaz. Ayrıca elma ağacı olan ve elma meyveleri veren bir çekirdeğin, zakkum ağacının çekirdeği olduğunu iddia edebilmek için de, ağacın kendisine ve meyvelerine göz kapamak ve onların şehadetine kulak tıkamak gerekir. Zira ağacın her bir meyvesi kendine mahsus bir lisanla; “Ağacımızın çekirdeği elma çekirdeğidir.” diyerek, bu çekirdeğin zakkum çekirdeği olduğunu iddia eden kişiyi yalanlayacaktır.
Aynen bunun gibi Hz. Muhammed ﷺ de bir çekirdektir. Bu çekirdekten İslam ağacı çıkmıştır. Bu ağacın on dört büyük dalı vardır ki, her bir dal bir asrı temsil etmektedir. Ve her dalda milyonlarca meyve ve çiçek vardır.
Her bir sahabe, evliya, asfiya, sıddıkin, muhakkikin, mücedditler, müctehidler, kutuplar ve dahi alimler bu ağacın birer meyvesidir. Evet, Hz. Muhammed‘in ﷺ düsturlarıyla ve terbiyesi ile ve ona tabi olup, arkasından gitmeleriyle hakka, hakikate, kemalata, keramete, keşiflere ve müşahedeye yetişen binlerce evliya ve makbul zatlar, Peygamberimizin ﷺ doğruluğuna ve peygamberliğine ittifakla şahitlik ediyorlar. Ve verdiği haberlerin bir kısmını velilik nuruyla görüyorlar ve diğer bir kısmını ise iman nuruyla ilmelyakin tasdik ediyorlar ve üstatları olan bu Zat’ın ﷺ doğruluğuna parmak basıyorlar.
Diğer taraftan İslamiyet’in tesis ettiği medeniyetlerin mükemmel olması ve adaletle kıtalara hüküm sürmeleri de yine Peygamber Efendimizin ﷺ doğruluğuna imza basarlar.
Eğer Hz. Muhammed’in ﷺ peygamberliği inkar edilecek ise, ilk önce bu çekirdekten çıkan İslam dini ve yukarıda saydığımız bu çekirdeğin meyveleri olan sahabe, evliya, asfiya, alimler ve diğer bütün kemal sahibi zatlar inkar edilmelidir. Yoksa onlar kendilerindeki kemali, çekirdekleri olan Hz. Muhammed’den ﷺ alıyorlar.
Kim çekirdekleri hükmündeki Hz. Muhammed’e ﷺ ilişmek istese, her biri kendine mahsus bir lisan ile şöyle diyecek:
“Ey kendini bilmez, çekirdeğimize hangi hak ile saldırıyorsun. Bizlere bak, eğer çekirdeğimiz –haşa- çürük olsa idi, biz böyle hayattar olabilir miydik? Bize üflenen hayatın zahiri sebebi olan çekirdeğimizi inkar etmek istiyorsan ilk önce gücün bize yetmeli, bizim sesimizi kısmalı ve kemalimize gölge düşürmelisin. Bunu yapmak ise ey sersem, ne senin, ne de başkasının haddi değildir. Bir Abdulkadir Geylani’yi inkar edemezken, nerede kaldı milyonlarca meyveyi birden inkar etmek. Sen ancak gözünü kapatmakla kendine gece yaparsın. Gözünü aç ve inkara çalıştığın çekirdekten ne kadar azametli ve doğru bir ağacın çıktığını gör ve ayıl!..”